Osmanlı İmparatorluğu dağılma dönemi

Birinci Dünya Savaşı, Osmanlı askerleri dua ederken

Osmanlı İmparatorluğu dağılma dönemi
Bu dönem (1908-1922) İkinci Meşrutiyet’in ilanı (1908) ile başlayıp saltanatın kaldırılmasına (1922) kadar devam eder.

İkinci Meşrutiyet 1908-1920

Meşrutiyetin 24 Temmuz 1908’de yeniden ilan edilmesiyle başlayan ve 21 Aralık 1918’de Mebuslar Meclisi’nin tasfiyesiyle sona eren dönemdir. II. Abdülhamid ve V. Mehmet Reşad dönemlerini kapsar.

1908-1909: II. Abdülhamid

Girit ve Yunanistan, 1908

Girit devrim avantajını kullanarak Yunanistan ile birlik ilan etti.

Arnavutlar ve Latin harfleri, 1909

On dokuzuncu yüzyılın sonlarında Arnavut aydınlar Arnavut edebiyat dilini standartlaştırma ve bu okullarda kullanılacak talepleri yapmaya başladı. 1879 yılında İstanbul’da toplum katılımı ile Arnavut yazarları ders kitaplarını düzenlemeye çalıştılar. O zamanda Bulgaristan , Mısır , İtalya , Romanya ve ABD’de Arnavut göçmenler toplumun çalışmalarına destek verdi. Osmanlıda Yunanlar Ortodoks Arnavutların eğitimi ile egemendi, Yunan ve Osmanlı özellikle Arnavutça dilinde eğitim bastırmak istediler. Sorun 1886 yılında Konstantinopolis’in ekümenik Patrik Arnavut yazma okuma ile ulaşanları dinden aforoz tehdit ettirmesi ile boyut değiştirdi. Rahipler duaları Arnavutça okununca Allah’ın anlamayacağını savunuyordu.

1909 yılına gelince; Tiran ve Elbassan Arnavutları anayasal harekete katılan ilk gruplar arasında yer aldı . Ancak, Balkanlar’da ulusal sınırları değişen nedeniyle , Arnavutlar marjinalize edilmiş oldular. Sonuç olarak, 1908 yılında Manastır’da toplantı Arnavut aydınlar standart komut olarak Latin alfabesini seçti. İkinci Meşrutiyet’in sonrasında, 1909, Sultan II. Abdülhamid talepleri kabul etti.

Yeni hükûmet, Arnavutların birliğini kırmak için İslami dayanışma çağrısında bulundu. Müslüman din adamları Arap alfabesini empoze etmeye çalıştılar. Arnavutlar bunu zorla “Osmanlılaştırma” olarak gördü ve bu kampanyaya teslim olmayı reddetti.

31 Mart Ayaklanması, 1909

İstanbul’da yönetime karşı yapılmış büyük bir ayaklanmadır. Ayaklanmanın bastırılmasından muhalefet hareketi önemli kayıplara uğradı. Bundan sonre Meclis-i Umumi Milli adı altında birlikte toplanan Heyet-i Mebusan ve Heyet-i Ayan’ın 27 Nisan’da II. Abdülhamid’in tahttan indirilmesini, yerine V. Mehmed’in geçirilmesini kararlaştırdı.

1909-1918: V. Mehmet Reşad

Trablusgarp Savaşı (1911)

20. yüzyılın başında Kuzey Afrika’da sadece Trablusgarp Osmanlı egemenliğinde kalmıştı. (Daha önce Cezayir’i ve Tunus’u ve Fas’ı Fransızlar işgal etmiş, Mısır’ı da İngilizler işgal etmişti).

İtalya’nın gelişen sanayisi için hammadde ve pazar arayışı, bunun içinde Osmanlının elindeki Trablusgarp’a asker çıkarmaları.

Trablusgarp’ı ele geçirmekte zorlanan İtalyanlar On İki Ada ve Rodos’u işgal ettiler. Bu sırada Balkan Savaşı patlak verince Osmanlı Devleti barış imzalamak zorunda kaldı. İtalyanlarla Uşi (Ouchy) Antlaşması imzalandı (1911). Antlaşma neticesinde, Osmanlı’nın Kuzey Afrika’daki son toprağı olan Trablusgarp ve Bingazi İtalya’ya bırakıldı.

Balkan Savaşları (1912-13)

Rusya’nın Panslavist politikası ve sıcak denizlere inme düşüncesi doğrultusunda Balkan Devletlerini Osmanlıya karşı kışkırtması sonucu çıkmıştır.

İngiltere, Osmanlı-Almanya yakınlaşmasından rahatsızlık duyuyordu. Çünkü Almanya, hem Avrupa’nın güçlü bir devleti hem de İngiltere’nin sömürgelerine göz diken bir tavırda idi. İngiltere, Almanya tehlikesine karşı daha zayıf durumda olan Rusya’yı kullanmaya karar verdi.

I. Balkan Savaşı

Osmanlı’nın Trablusgarp’ta savaşıyor olmasını fırsat olarak gördüler ve Rusların kışkırtmasıyla Sırbistan, Yunanistan, Karadağ ve Bulgaristan aralarında anlaşarak Osmanlı Devleti’ne savaş açtılar.

  • Osmanlı Ordusunun bir bölümü savaştan önce terhis edilmişti. Bu duruma bir de subaylar arasındaki siyasi çekişmeler eklenince Osmanlı Devleti bütün cephelerde yenildi.
  • Makedonya, Batı Trakya, Edirne ve Kırklareli işgal edildi. Arnavutluk bağımsızlığını ilan etti.
Bunu da oku :  Osmanlı İmparatorluğu'nun En İhtişamlı Dönemleri

Sonuçta, Balkanların yeni haritasını belirlemek amacıyla Londra Konferansı toplandı (1912). Londra Konferansında Osmanlı Devleti Midye-Enez Çizgisi’nin batısında kalan topraklarını kaybetti (Makedonya, Batı Trakya, Edirne, Kırklareli). Ayrıca Bozcada, Gökçeada, Midilli, Sakı, Sisam, Ahikerya, İpsara, Limni, Bozbaba, Semadirek dışındaki Ege adaları Yunanistan’a geçti.

II. Balkan Savaşı

I. Balkan savaşında en çok toprağı Bulgaristan almıştı. Bu durumdan memnun olmayan Yunanistan, Sırbıstan, Karadağ ve Romanya Bulgaristan’a savaş açtılar. Bu durumdan faydalanan Osmanlı Devleti de savaşa girerek Edirne ve Kırklareli’yi Bulgarlardan geri aldı.

Osmanlı Devleti Bulgaristan ile İstanbul Antlaşması’nı, Yunanistan ile Atina Anlaşmalarını imzaladı (1913). İstanbul ve Atina Antlaşmalarında Bulgaristan ve Yunanistan’da yaşayan Türklere “Azınlık” statüsü verildi. Balkan Savaşlarından sonra Talat, Cemal ve Enver Paşaların devlet idaresindeki etkinliği arttı.

Parti içi çekişmeler ve Bâb-ı Âli, 1913

Balkan Savaşı yenilgisinin sonuçlarıyla karşı karşıya kalan Osmanlı ıslahat programı konusunda İngiltere, sınır anlaşmazlıkları konusunda da İran’la arasında doğan sınır sorunlarını çözmeye çalıştı. Bir yandan da hem İttihat ve Terakki’ye karşı gelişen muhalefetle, hem de İttihat ve Terakki içindeki çekişmeler vardı. 23 Ocak 1913 günü Enver Bey ve Talat Bey’in başını çektiği bir grup İttihat ve Terakki üyesi tarafından hükûmet binası Bâb-ı Âli’nin basılmasıyla gerçekleştirilmiş askerî darbe. Bu baskın sırasında Harbiye Nazırı Nâzım Paşa öldürülmüş, Sadrazam Kâmil Paşa’ya zorla istifası imzalattırılmıştır. Darbe sonrasında iktidar İttihat ve Terakki’nin eline geçmiştir. 11 Haziran 1913 günü Beyazıt Meydanı’nda makam otomobilinin içindeyken dönemin uğradığı silahlı saldırı sonucu dört ay on dokuz gün sadrazamlık yapan Mahmud Şevket Paşa öldürüldü

1914

Avusturya-Macaristan Veliahtı Saraybosna’da bir Sırp tarafından öldürüldü. Bunun üzerine Avusturya Sırbistan’a savaş ilan etti, Rusya Sırbistan’ın yanında yer aldı. Fransa Rusya’yı destekledi. Almanya ve İngiltere’nin de katılmasıyla savaş genişledi.

Almanya ve İtalya’nın gelişen sanayileri için hammadde ve pazara ihtiyaç duymaları, bu nedenle İngiltere ve Fransanın sömürgelerine göz dikmeleri, Fransanın 1871’de kaybettiği Alsas-Loren Bölgesini Almanlardan geri almak istemesi, Avusturya-Macaristan imparatorluğu’nun Rusların Panslavist politikasından rahatsız olması gibi nedenlerden dolayı yapılmıştır.

İtalya savaş başladıktan sonra grup değiştirerek, İtilaf Devletleri’nin yanında savaşa katılmıştır.

Osmanlı’nın savaş öncesi kararları

Balkan Savaşları’ndan felaketle ayrılan Osmanlı Ordusu’na 1913 yılında Almanya’dan 42 kişilik bir subay grubu getirilmiş, bu subaylar I. Dünya Savaşı öncesinde orduda düzenlemelerde bulunmuşlardır. Alman subaylardan en çok öne çıkanları Liman von Sanders, Erich von Falkenhayn ve Von der Goltz’tur.

I. Dünya Savaşı (1914-18)

Osmanlının savaşan Askeri Birimler söyledir. Ordular Grupları:Şark Ordular Grubu, Kafkas Ordular Grubu, Yıldırım Ordular Grubu, Orduları: 1., 2., 3., 4., 5., 6., 7., 8., 9., Kolorduları: 1., 2., 3., 4., 5., 6., 7., 8., 9., 10., 11., 12., 13., 14., 15., 16., 17., 18., 19., 20., 21., 22., Irak ve Havalisi, 1. Kafkas, 2. Kafkas, Hicaz olmaktadır. Ayrıca müstahkem mevkiileri: Çanakkale, İstanbul Boğazı, Çatalca, Edirne, İzmir, Erzurum, Kars vardır. Ayrıca 1. Kuvve-i Seferiye, 5. Kuvve-i Seferiye, Alman Asya, Afrika, Hicaz, Kafkas İslam , 57. ,177., Kuva-i İnzibatiye oluşturulmuştur.

Bunu da oku :  Osmanlı İmparatorluğu gerileme dönemi
Rusya ile ilişkiler

Osmanlı ile ilintili olarak Rus İmparatorluğunu savaşta temel amacı kaynak ve ticaret yollarının kontrolü olmuştur. Bunun için Boğazlar’ı ve Doğu Anadolu’yu ele geçirmek ve İran (Petrol alanları) üstünde hakimiyetini sağlamak amacını güdüyordu.

İngiliz ve Fransızlarla ile ilişkiler

Osmanlı ile ilintili olarak İngilizler ellerinde bulunan sömürgelerin korunması, deniz yollarının kontrol altında tutulması, küresel şirketlerin hakimiyeti ve en önemlisi Ortadoğu Enerji Koridoru’na sahip olmak stratejileri gitmiştir.

İç olaylar

1916 yılında, Osmanlı hakimiyeti altındaki Arapların başlattığı Arap Ayaklanması veya bağımsızlık mücadelesi. Bu dönemde Osmanlı İmparatorluğu karşısına Ermeni Ulusal Hareketinin örgütleri Ermeni milisleri (partizan gerilla müfrezeleri) ile karşı faaliyetler yürütmüş, ayrıca Rus İmparatorluğunda oluşan Ermeni Gönüllü Tugaylarına katılmışlar.

1918-1922: VI. Mehmed, 1918-1922

8 Ekim 1918’de savaşın kaybedileceğinin anlaşılması üzerine Talat Paşa başkanlığındaki İttihat ve Terakki kabinesi istifa etti. Yerine Ahmet İzzet Paşa başkanlığında bir kabine kuruldu ve bu kabine savaşı bitiren Mondros Mütarekesi’ni 30 Ekim 1918’de imzalandı. Ahmet İzzet Paşa’nın “artçı” kabinesinin de sadece 25 gün süren iktidardan sonra istifası üzerine Padişah diplomat Ahmet Tevfik Paşa’yı 13 Kasım’da sadrazamlığa getirdi.

Mondros Mütarekesi, 1918

I. Dünya Savaşı sonunda İtilaf Devletleri ile Mondros Mütarekesi imzalanmıştır. Osmanlı İmparatorluğu adına Bahriye Nazırı Rauf Bey Limni adasının Mondros Limanı’nda Agamemnon zırhlısında 30 Ekim 1918 akşamı imzalanmıştır.

Mondros Mütarekesi ya da Mondros Ateşkesi, I. Dünya Savaşı sonunda Osmanlı İmparatorluğu ile İtilaf Devletleri arasında imzalanan mütarekename (mütareke belgesi). Osmanlı İmparatorluğu adına Bahriye Nazırı Rauf Bey tarafından, Limni adasının Mondros Limanı’nda demirli Agamemnon zırhlısında 30 Ekim 1918 akşamı imzalanmıştır. Bu antlaşma ile beraber Osmanlı İmparatorluğu fiilen sona ermiştir.

Mütareke, Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkımından sonra kurulan Türkiye’nin çerçevesini çizen ilk uluslararası belge olarak önem taşır. Türk Kurtuluş Savaşı’nın siyasi manifestosu olan Mîsâk-ı Millî Beyannamesinin birinci maddesi, “30 Ekim 1918 tarihli anlaşmanın çizdiği hudutlar dahilinde, dinen, ırkan ve emelen müttehit (bMondros Mütarekesi ya da Mondros Ateşkesi, I. Dünya Savaşı sonunda Osmanlı İmparatorluğu ile İtilaf Devletleri arasında imzalanan mütarekename (mütareke belgesi). Osmanlı İmparatorluğu adına Bahriye Nazırı Rauf Bey tarafından, Limni adasının Mondros Limanı’nda demirli Agamemnon zırhlısında 30 Ekim 1918 akşamı imzalanmıştır. Bu antlaşma ile beraber Osmanlı İmparatorluğu fiilen sona ermiştir.

Mütareke, Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkımından sonra kurulan Türkiye’nin çerçevesini çizen ilk uluslararası belge olarak önem taşır. Türk Kurtuluş Savaşı’nın siyasi manifestosu olan Mîsâk-ı Millî Beyannamesinin birinci maddesi, “30 Ekim 1918 tarihli anlaşmanın çizdiği hudutlar dahilinde, dinen, ırkan ve emelen müttehit [birleşik] Osmanlı İslam ekseriyetiyle meskûn bulunan aksamın tamamı, fiilen ve hükmen gayrı kabil-i tecezzi bir küldür [bölünmez bir bütündür].” demek suretiyle, Millî Mücadele’nin hedefi olan ulusal varlığı Mondros Mütarekenamesine gönderme yaparak tanımlar.(Mondros Mütarekesi ya da Mondros Ateşkesi, I. Dünya Savaşı sonunda Osmanlı İmparatorluğu ile İtilaf Devletleri arasında imzalanan mütarekename (mütareke belgesi). Osmanlı İmparatorluğu adına Bahriye Nazırı Rauf Bey tarafından, Limni adasının Mondros Limanı’nda demirli Agamemnon zırhlısında 30 Ekim 1918 akşamı imzalanmıştır. Bu antlaşma ile beraber Osmanlı İmparatorluğu fiilen sona ermiştir.

Bunu da oku :  28 III. Selim (1789 – 1807)

Mütareke, Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkımından sonra kurulan Türkiye’nin çerçevesini çizen ilk uluslararası belge olarak önem taşır. Türk Kurtuluş Savaşı’nın siyasi manifestosu olan Mîsâk-ı Millî Beyannamesinin birinci maddesi, “30 Ekim 1918 tarihli anlaşmanın çizdiği hudutlar dahilinde, dinen, ırkan ve emelen müttehit [birleşik] Osmanlı İslam ekseriyetiyle meskûn bulunan aksamın tamamı, fiilen ve hükmen gayrı kabil-i tecezzi bir küldür [bölünmez bir bütündür].” demek suretiyle, Millî Mücadele’nin hedefi olan ulusal varlığı Mondros Mütarekenamesine gönderme yaparak tanımlar.eşik] Osmanlı İslam ekseriyetiyle meskûn bulunan aksamın tamamı, fiilen ve hükmen gayrı kabil-i tecezzi bir küldür [bölünmez bir bütündür].” demek suretiyle, Millî Mücadele’nin hedefi olan ulusal varlığı Mondros Mütarekenamesine gönderme yaparak tanımlar.

İstanbul’un İşgali, 1918

İtilaf Devletleri 13 Kasım 1918’de İstanbul”u işgal etti. İstanbul’un İşgali, Osmanlı İmparatorluğu ve İtilaf Devletleri arasında imzalanan Mondros Bırakışması ile Birinci Dünya Savaşı’nın bu ülkeler arasında sona erdiğinin ilan edilmesinin ardından gerçekleşmiştir. Osmanlı başkenti İstanbul, önce 13 Kasım 1918, sonra 16 Mart 1920’de olmak üzere iki kez işgal edildi. İlk işgalde, İstanbul’un önemli ve stratejik noktaları kontrol altına alındı ancak idareye el konulmadı; ikinci işgal ile idareye el konuldu. Eylül 1922’ye gelindiğinde, İzmir’in Kurtuluşu’ndan sonra, Mustafa Kemal Paşa İstanbul’u kurtarmak için Türk birliklerine İngiliz ve Fransız işgalindeki Çanakkale’ye hareket etmeleri emrini verdi. Bu emir üzerine Çanakkale Krizi patlak verdi. Türkler Kurtuluş Savaşı verdiği sırada İrlanda sorunuyla uğraşan Birleşik Krallık, Ankara Hükûmeti ile savaşın eşiğine geldi. Liberal Başbakan David Lloyd George Mustafa Kemal’in birliklerine karşı taarruza geçilmesini istediyse de müttefiklerinin desteğini alamadı ve ülkesindeki savaş karşıtı muhalefet ile (Newfoundland ve Yeni Zelanda dışında) dominyonların güçlü direnişiyle karşılaştı. Lloyd George’u gereksiz bir savaş başlatmaya çabalamakla itham eden Muhafazakâr Parti’nin 19 Ekim 1922’de Carlton Club deklarasyonu (Carlton Club meeting) ile koalisyondan ayrılması sonucu Lloyd George hükûmeti düştü. İlerleyen süreçte diplomatik olaylar Türklerin lehine gelişti. İşgal, son İtilaf birliklerinin 4 Ekim 1923’te şehri terk etmesinden sonra, Şükrü Naili Paşa komutasındaki 3. Kolordu birliklerinin 6 Ekim 1923’te tören eşliğinde şehre girmesiyle sona erdi.

Sevr Antlaşması, 1920

10 Ağustos 1920’de İtilâf Devletleri ile Osmanlı hükûmeti arasında Sevr Antlaşması imzalanmıştır. Sevr Antlaşması (Fransızca: Le Traité de Sèvres), I. Dünya Savaşı sonrasında İtilâf Devletleri ile Osmanlı İmparatorluğu hükûmeti arasında 10 Ağustos 1920’de Fransa’nın başkenti Paris’in 3 km batısındaki Sevr (Sèvres) banliyösünde bulunan Seramik Müzesi’nde (Musée National de Céramique) imzalanmış antlaşmadır. Antlaşma imzalandığı dönemde devam eden Türk Kurtuluş Savaşı’nın sonucunda Türklerin galibiyetiyle, bu antlaşma yerine 24 Temmuz 1923’te Lozan Antlaşması imzalanıp uygulamaya konulduğundan Sevr Antlaşması geçerliliğini kaybetmiştir. Sevr Antlaşması 433 maddeden oluşmaktaydı.

Saltanatın kaldırılması, 1922

1 Kasım 1922’de Türkiye Büyük Millet Meclisi “Türkiye Büyük Millet Meclisinin, hukuku hâkimiyet ve hükümranının mümessili hakikisi olduğuna dair” 308 numaralı kararname ile saltanatın kaldırılması gerçekleşmişti.

Dönemin Sultanları

⭕ II. Abdülhamid
⭕ V. Mehmed
⭕ VI. Mehmed

5/5 - (2 votes)
(Visited 50 times, 1 visits today)

Related posts

5 Thoughts to “Osmanlı İmparatorluğu dağılma dönemi”

  1. Ayşe Toprak - Antalya

    Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemi, aynı zamanda dedelerimizden duyduğumuz yaşanmış hikayelerle de dolu. İkinci Meşrutiyet’in ilanı, bir umut ışığıydı ancak ardından gelen savaşlar ve imparatorluğun çöküşü, ailemizin ve ülkemizin tarihinde derin izler bıraktı. Saltanatın kaldırılması, bu büyük imparatorluğun sonunu simgeliyordu.

  2. Ahmet Demir - Bursa

    Osmanlı İmparatorluğu’nun dağılma dönemi, tarihimize damgasını vuran bir süreç. İkinci Meşrutiyet’in getirdiği yenilikler ve özgürlükler önemliydi ancak siyasi çalkantılar ve savaşlar, bu dönemi karanlık bir tabloya dönüştürdü. Saltanatın kaldırılması, imparatorluğun tarihi bir perde arkasına çekilmesi demekti.

  3. Fatma Yılmaz - İzmir

    Osmanlı İmparatorluğu’nun dağılma dönemi, ailemizden anlatılan hikayelerle iç içe geçmiş bir dönem. İkinci Meşrutiyet’in ilanı, halk arasında özgürlük umutlarıyla karşılandı, ancak ardından gelen savaşlar ve iç karışıklıklar, bu umutları boşa çıkardı. Saltanatın kaldırılmasıyla birlikte büyük bir dönemin sona erdiğini hissettik.

  4. Emre Kaya - Ankara

    Osmanlı İmparatorluğu’nun dağılma dönemi, toplumsal ve siyasi anlamda büyük değişimlere sahne oldu. İkinci Meşrutiyet döneminde halkın talepleri arttı, ancak zamanla bu taleplerin karşılanamaması ve savaşlar, imparatorluğun zayıflamasına neden oldu. Saltanatın kaldırılması ise Osmanlı’nın tarih sahnesinden çekilmesiyle son buldu.

  5. Merve Arslan - İstanbul

    Osmanlı İmparatorluğu’nun dağılma dönemi, tarih kitaplarında okuduğumuz kadar karmaşık ve çalkantılıydı. İkinci Meşrutiyet’in ilanı, halk arasında bir umut ışığı olmuştu ancak devamında gelen savaşlar, iç çatışmalar ve sonunda saltanatın kaldırılmasıyla birlikte imparatorluk tarih sahnesinden çekiliyordu. Bu dönem, hem üzücü hem de tarihi açıdan önemli bir süreç.

Leave a Comment