Olimpiyatların hiç unutulamayan efsaneleri

Olimpiyatların hiç unutulamayan efsaneleri

Bütün ülkelerin kendi yeteneklerini ve insan profillerinin gücünü, estetiğini tarih boyunca sergilediği platformdur olimpiyatlar.. Geçmişten bugüne olimpiyatlarda efsaneleşmiş isimleri biraraya getirdik.

Uçan Finlandiyalı: PAAVO NURMI
Finlandiyalı atlet Paavo Nurmi de Olimpiyatlarda dokuz madalya kazanan dört atletten biri olarak tarihe geçti. Nurmi’nin başarıları hem zor koşullar altında elde edilmesi hem de olimpik kariyerinin profesyonellik suçlamasıyla sona erdirilmesi nedeniyle özellikle etkileyici. Nurmi Olimpiyat oyunlarına ilk kez 1920’de Anvers’te 5.000 m’de katıldı. Burada Fransız Joseph Guillemot’nun ardından gümüş madalya kazanan Nurmi, üç gün sonra yapılan 10.000 m finalinde de rakibini geçti. Nurmi bundan üç gün sonra bu kez krosta birinci oldu ve bir altın madalya daha kazandı. 10 Temmuz 1924’te, Paris Oyunları’nda, Olimpiyat tarihinin en büyük başarılarından birini ele geçirdi. İlk olarak 1.500m’yi kazandı, iki saat sonra 5.000m’de birinci geldi. İki gün sonra Paris tarihinin en sıcak günlerinden birinde 1 dakika 24.6 saniye farkla 10.000 m kros koşusunu kazandı ve takım krosunda bir başka altın madalya aldı. Ertesi gün çoğu koşucu dinlenirken, Nurmi 3.000 m takım yarışında birinci geldi. Atlet 10.000 m yarışında unvanını koruyacağını umuyordu. Ancak Finli yetkililer bu yarışa girmesini engellediler. Nurmi bu kez Finlandiya’da 10.000 m’de 13 yıl boyunca kırılamayacak bir rekor elde etti. Nurmi olimpik kariyerini 1928’de 10.000 m’de altın madalya ve 5.000 m engellide ise gümüş madalya kazanarak sonlandırdı.

Hitler’i Yenen Adam: JESSE OWENS
Çiftçi bir ana babanın oğlu, kölelerin torunu Jesse Owens, 25 Mayıs 1935’te beş dünya rekoru kırdığı ve 45 dakikalık bir sürede bir altıncısını egale ettiğinde spor tarihinde kendine sağlam bir yer edinecekti. Bu dünya rekorlarından biri, 8.13 m 25 yıl boyunca kırılamayacaktı.1936 Berlin olimpiyatlarinda gösterdigi üstün başari sonucunda, Hitler’in stadı terketmesine neden olan ABD’li siyahi atlet.

Çek Lokomotifi: EMIL ZATOPEK
Emil Zatopek parlak Olimpiyat kariyerine 1948 Londra Olimpiyatları’nda 10.000 m koşarak başladı. 25 turluk yarışın onuncu etabında liderliği eline geçirdi. Sonuçta iki atlete tur bindirdi ve yarışı 300 m’den fazla bir farkla birinci bitirdi. Sadece üç gün sonra 5.000 m finalinde koştu. Final turunun başında, 50 metrelik bir farkla Belçikalı Gaston Reiff’i izliyordu. müthiş bir atakla rakibini giderek daha yakınlaşarak sıkıştırmaya başladığında seyirciler ayağa kalkmıştı. Ancak Reiff, tam zamanında farkına varmış ve yarışı 1,5 m farkla kazanmayı başarmıştı. 1948’deki başarıları etkileyiciydi, fakat 1952 Helsinki’de elde ettiği başarılar düşünüldüğünde bu sadece bir başlangıçtı. oyunlara 10.000 m’yi 100m farkla kazanarak başladı. 5.000 m’de yarım tur farkla dördüncüydü, fakat final turunda atağa kalkarak liderliği ele aldı ve yarışı beş metre farkla kazandı. Aynı günün öğleden sonrasında eşi Dana, cirit atmada altın madalya kazandı. Zatopek ise daha önce hiç koşmamış olmasına rağmen maraton yarışına girdi. Buna rağmen bütün atletleri geride bırakıp, yarışı 2,5 dakikalık bir farkla kazanırken Fin seyirciler onu ayakta alkışlıyordu. Emil Z5.000 m, 10.000 m ve maratonu aynı yarışlarda kazanan tek atlet oldu. Ünlü atlet Olimpiyatlardan altı hafta önce fıtık teşhisi konulmasına karşın 1956 Melbourne Olimpiyat oyunlarında maraton koştu, ancak bu kez altıncılıkla yetinmek zorunda kaldı.

Annenin Azmi: FANNY BLANKERS-KOEN
Francina “Fanny” Blankers-Koen Olimpiyatlardaki ilk çıkışını 1936’da Berlin’de yüksek atlamada Fanny Koen olarak yaptı. II. Dünya Savaşı, 1948’e kadar Olimpiyatlara katılmasını engelledi. 1948 Londra Olimpiyat oyunlarında artık 30 yaşında iki çocuk annesi bir kadın olan Koen dört altın madalya kazandı. 100 m. 200 m ve 80m engelli yarışlarını kazanan Koen, kazanan bayrak takımının da son ayağını koştu. Koen, yüksek atlama ve uzun atlamada da dünya rekorlarını elinde tutmasına karşın pist ve saha yarışmalarında kadınların katılımını üç bireysel yarışmayla sınırlayan kural nedeniyle daha fazla madalyadan mahrum kaldı. Sekiz farklı dalda -100 yarda, 100 m, 200 m, 110 m engelli, yüksek atlama, uzun atlama, pentatlon ve 4×110 yarda bayrak yarışı-. 16 dünya rekoru kırdı. Blankers-Koen ayrıca 1946 -1950 arasında Avrupa şampiyonalarında beş altın madalya, Hollanda’da ise 58 ulusal şampiyonluk elde etti. Amsterdam’da sportif başarıları anısına bir heykeli dikildi.

Dört Olimpiyatın Şampiyonu: AL OERTER
Amerikalı disk atmacı Al Oerter, uzun atlamada Carl Lewis tarafından egale edilene kadar dört Olimpiyat üst üste şampiyonluk kazanan ilk atletti. Oerter 1956, 1960, 1964 ve 1968 olimpiyatlarında disk atmada üst üste şampiyon oldu ve her seferinde yeni bir Olimpiyat rekoru kırdı. Ayrıca 1959’da Pan-American oyunlarını kazandı ve dört dünya rekoru kırdı, bunlardan ilki 200 fitin (60.96 m) üzerindeki ilk atışı yapan sporcu olma unvanını kazandırdı. Oerter 1968 Mexico Olimpiyatları’ndan sonra emekli oldu fakat 1977’de tekrar yarışmalara katılmaya başladı. Hedefi 1980 Moskova Olimpiyatları’na katılmak ve beşinci altın madalyasını kazanmaktı. ABD’nin boykotu nedeniyle Moskova Olimpiyatları’na katılamadı ama Oerter 1980’de dünyanın en uzun atışını yaptı.

Bunu da oku :  İlk Olimpiyatlar

Yalınayak Şampiyon: ABEBE BIKILA
Abebe Bikila, 1932’de Etiyopya’da, aynı yıl Los Angeles’ta düzenlenen Olimpiyatlarda maraton yarışının yapıldığı 7 Ağustos günü doğmuştu. Bundan 28 yıl sonra 1960 Roma Olimpiyatları’nda maraton yarışına girdi. Bikila ve antrenörü, Onni Niskanen, yalınayak koşan Bikila’nın son atağını bitiş çizgisine bir kilometreden biraz daha fazla kala yapmasına karar verdiler. Bu nokta koşu parkuru üzerinde bulunan Axum Dikilitaşı’nın bulunduğu yerdi. Dikilitaş 1937 yılında Mussolini’nin ordusunca parçalanarak İtalya’ya taşınmıştı -Berlusconi hükümeti daha sonra dikilitaşı Etiyopya’ya iade etmeyi kabul etti. Bikila dikilitaşa ulaştığında Faslı Rhadi Ben Abdesselem’le birlikte koşuyordu. Atlet bu noktada rakibini geride bıraktı ve yarışı 200 m’lik bir farkla kazandı. Bikila yarıştan 40 gün önce bir apandisit ameliyatı geçirmesine karşın 1964 Tokyo Oyunları’nda da maraton koştu. Bu kez çorap ve ayakkabılı olarak koştu. Bikila parkurun yarısından itibaren öne geçti ve düzenli olarak arayı açarak yarışı dört dakikadan daha fazla bir zaman farkıyla kazanmayı başardı. Bikila 2 saat 12 dakika 11.2 saniyelik derecesiyle hem kendisine ait Olimpiyat rekorunu hem de dünya rekorunu kırmıştı. Ve maratonu iki kez kazanan ilk atlet olmuştu.

Beamonvari Başarı: BOB BEAMON
1968 Meksika Olimpiyat Oyunları öncesinde yapılan 23 uzun atlama yarışmasının 22’sini kazanan Bob Beamon, kendisini Olimpiyatların favori ismi olarak tanıtmıştı. Ancak Olimpiyat elemelerinde tam anlamıyla bir felaket yaşadı. İlk iki girişiminde hatalı atlayış yapınca sadece tek hakkı kalmıştı. Takım arkadaşı Ralph Boston, Beamon’a atlayışını sıçrama çizgisinden birkaç santimetre öncesinde yapmasını önerdi.Beamon bu öneriyi uyguladı ve elemeleri kolayca geçti. Final sonraki gün, 18 Ekim’de yapıldı. O dönemde dünya rekoru 8.35 m’ydi.. Beamon’ın ilk atlayışı o kadar uzundu ki optik ölçüm aracı Beamon’un temas ettiği noktaya ulaşamadan önce yuvasından çıktı.Olimpiyat yetkilileri eski model bir çelik metreyle ölçtükleri mesafeyi 8.90 m olarak duyurdular.Beamon metrik sistemi bilmiyordu. Mesafe sonunda fite dönüştürülünce Beamon olduğu yere çöküp kaldı: “Atlayışımın 29 fitin üzerinde olduğunu duyduğumda, kendi kendime, ‘Bu sadece bir rüya. Birazdan soğuk terler içinde uyanacağım,’ dediğimi hatırlıyorum. Aslında gerçek olup olmadığını anlamak için kendimi çimdikliyordum.” Geliştirilmesi için 33 yıl geçmesi gereken uzun atlama dünya rekoruna, Beamon sadece saniyeler içinde 55 santimetre birden eklemişti. Beamon’un başarısı yeni bir İngilizce kelime bile esinledi: Beamonesque. Yani bir önceki başarıya tahayyül sınırını aşacak şekilde üstün gelen atletik beceri. Beamon’un rekoru ancak 1991’de Mike Powell tarafından iyileştirildi.

8 Günde 7 Altın: MARK SPITZ
ABD’li yüzücü Mark Spitz 1968 Olimpiyatları’nda altı altın madalya kazanacağını iddia ettiğinde herkes gülmüştü. Spitz, eve bayrak yarışlarında kazandığı iki altın madalyayla dönmesine karşın, bireysel yarışmalarda umutların altında performans göstermişti. 1972 Münih Olimpiyatları’nda şansını bir kez daha denedi. 200m kelebekten dünya rekoru kırdı. Aynı akşam ABD 4×100 m serbest bayrak takımıyla ikinci altın madalyasını ve ikinci dünya rekorunu ele geçirdi. Ertesi gün 200 serbestte bir başka dünya rekoru kırdı. İki gün sonra 100 m kelebek ve 4×200 m serbest bayrakta yarıştı: Sonuçta iki altın madalya ve iki dünya rekoru daha geldi. Daha sonra 100 m serbestte bir başka dünya rekoru elde etti. Son olarak, ABD Karışık Bayrak Takımı’nın kelebek ayağını yüzdü: yine altın madalya ve bir dünya rekoru… Spitz, sekiz günlük bir maratonda, yedi yarışmada yer almış, yedisini de kazanmış ve her birini bir dünya rekoruyla taçlandırmıştı. bir olimpiyatta yedi altın madalya kazanan tek sporcu ve Olimpiyatlarda dokuz madalya kazanan dört sporcudan biri olarak tarihe geçti.

Mütevazi Dev: TEOFILO STEVENSON
Jamaika doğumlu Kübalı boksör Teofilo Stevenson Olimpiyatlarda aynı kiloda üç kez altın madalya kazanan ilk boksördü. Süper ağır sıklette dövüşen Stevenson olimpik kariyerine 1972 Münih Oyunları’nda başladı.Bir önceki yıl Pan Amerikan Oyunları’nda ABD’li Duane Bobick’e yenilen Stevenson, bu kez çeyrek finalde karşılaştığı rakibini üçüncü rauntta alt etti. Stevenson’un yarı finalde elediği Alman Peter Hussing, “Bugüne kadar yaptığım 212 maçta bu kadar sert yumruk yememiştim. Adamın sağ yumruğunu göremiyorsunuz. Aniden çenenizde patlıyor,” demişti. Stevenson 1976 Olimpiyatları’nda ilk üç rakibini 7 dakika 22 saniye gibi rekor bir sürede devirdi. Finalde, Romen Mircea Simion antrenörleri havlu atana kadar üç raunt ayakta kalmayı başardı. 1980 Olimpiyatlarının yarı finalinde, Macar IstvLevai, Stevenson’la arasında mesafeyi koruyan ilk boksör olmak için üç raunt boyunca ringde koşuşturup durmuştu. Finalde Sovyetler Birliği’nden Pyotr Zayev’i yenerek üçüncü altın madalyasını kazanan Stevenson böylece 1980 Moskova Olimpiyatları’nda Macar Laszlo Papp’tan sonra oyunlarda boksta üst üste üç altın madalya kazanan ikinci boksör oldu. 2000 yılında aynı başarıyı yine Kübalı ağır sıklet Felix Savon tekrarlayacaktı. Küba 1984 Los Angeles Olimpiyatları’na katılmama kararı alınca Stevenson dördüncü bir altın madalya kazanma olanağından yoksun kaldı. 1986’da, 36 yaşında dünya şampiyonluğunu kazanırken hala en iyi amatör boksör olduğunu kanıtlıyordu..

Bunu da oku :  Tokyo 2020 yeniden ertelenir mi?

10, Tam Puan!: NADIA COMANECI
Romen Nadia Comaneci, Olimpiyat tarihinde 10 tam puanla ödüllendirilen ilk jimnastikçi unvanını kazandığı 1976 Montreal Olimpiyatları’nın yıldızı olmuştu. ABC Televizyonu genç jimnastikçinin performansını popüler bir Amerikan “pembe dizisinden” alıntıladığı bir müzik eşliğinde yayınlayınca, bu parça “Nadia’s şarkısı” şeklinde isim değiştirmişti. Comaneci ilk 10 tam puanını asimetrik paralelde kazandı ve jüriler başarılı jimnastikçiyi katıldığı oyunlar boyunca yedi kez tam puanla ödüllendirdi. Comaneci ilk kez dört altın madalya kazandığı 1975 Avrupa jimnastik şampiyonası’nda dikkatleri üzerine çekmişti. 1976 ve 1980 olimpiyat oyunlarında toplam dokuz madalya kazandı. 1980 oyunlarından sonra doğal fiziki gelişimi performansını etkilemeye başlamıştı ve 1981 Dünya Öğrenci Oyunları’ndaki zaferinden sonra sporu bıraktı. Olimpiyatlardaki başarısına karşılık Comaneci’nin 1978’de denge aletinde kazandığı tek bir dünya şampiyonluğu var. 1989’da, Romanya’dan Kuzey Amerika’ya iltica etti. Comaneci o zamandan beri Amerikalı madalyalı jimnastikçi Bart Conner’la evli.

Füze Gibi: EDWIN MOSES
Edwin Moses 1976’da, Morehouse College’da 20 yaşında bir mühendislik öğrencisiydi. Okulun bir pisti yoktu ve Moses okula atletik değil akademik bursla girmişti. 1976 MontrOyunları katıldığı ilk uluslararası yarışmaydı. Deneyimsizliğine karşın, 400 m engelliyi 8 m farkla kazandı. Bu Olimpiyat tarihinde bir yarışmada elde edilen en büyük farktı. Moses ayrıca dünya rekorunu kırmıştı. 1980 Moskova Olimpiyatları’nı ABD’nin boykot etmesi nedeniyle kaçırdı. Bununla birlikte 1984’te oyunlara yeniden döndü ve ikinci bir altın madalya kazandı. Edwin Moses, Eylül 1977 ve Haziran 1987 arasında 107’si final olmak üzere 22 ülkede birbiri ardına 122 yarışı birinci olarak bitirdi. Moses, 1988’de 33 yaşındayken Seul Olimpiyatları’nda bir bronz madalya kazandı. Moses emekliliğinden bu yana performans artırıcı ilaçlara karşı mücadelede aktif rol alıyor.

Büyük Koleksiyoncu: SERGEI BUBKA
“Sırıkla atlamayı seviyorum çünkü akıl gerektiriyor,” diyordu Ukraynalı Sergei Bubka, 1988’de Sports Illustrated’e verdiği röportajda: “İnsan sadece koşup zıplamamalı, düşünmeli de. Hangi sırığı kullanmalı, hangi yüksekliğe zıplamalı, hangi stratejiyi kullanmalıBu sporu seviyorum, sonuçlar çabuk alınıyor ve güçlü olan kazanıyor. Bunu herkes biliyor. Günlük yaşamda bunu kanıtlamak zor.” Sırıkla atlama efsanesi Sergey Bubka uluslararası sahneye ilk kez 19 yaşındayken 1983 Dünya Atletizm şampiyonası’ndan sarsıcı bir zaferle çıktı. 14 yıl boyunca, beş dünya şampiyonluğu kazandı. Bubka hala herhangi bir alanda altı dünya şampiyonluğu kazanan tek atlet. Paris Olimpiyatları’nda 13 Temmuz 1988’de, net altı metreyi geçen ilk sırıkla atlamacı oldu.. 1988’in ezici şekilde favorisi olan Bubka elenmek üzereyken son hakkında 5.90 m’ye yükselerek altın madalyayı kaptı ve olimpiyat rekoru kırdı.. Bu beş kez dünya şampiyonu olmasına karşın Olimpiyatlarda kazandığı tek madalya oldu. Bubka, 1991’de 6.10 m’yi hem salonda hem de açık havada geçen ilk sırıkla atlamacı oldu. 1992 Barselona Olimpiyatlarında üç hakkında da başarısız oldu. Bununla birlikte, hızlı bir şekilde toparlandı ve sonraki 36 gün içinde iki kez dünya rekoru kırdı. Bubka, sonuç olarak 18 kez salon 17 kez de açık havada olmak üzere toplam 35 dünya rekoru kırdı. Halen Uluslararası Olimpiyat Komitesi’nin yönetim kurulu üyesi ve komitenin Atletizm Komisyonu Başkanı.

Rüzgarın Oğlu: CARL LEWIS
Carl Lewis olimpik oyunlarda dokuz madalya birden kazanan dört sporcudan ve aynı bireysel dalı dört kez kazanan üç atletten biridir. Lewis, 1984 Los Angeles Olimpiyat Oyunları’nda 100 m, 200 m, uzun atlama ve 4×100 bayrak yarışlarını kazanarak, idolü Jesse Owens’ın başarısını elde etti. Kanadalı atlet Ben Johnson, 1988 Seul Olimpiyatları’nda steroid testinin pozitif çıkması üzerine diskalifiye edilince, 100 m’de ikinci bir atın madalya kazandı. Aynı Olimpiyatlarda uzun atlamadaki unvanını korudu ve 200 m’de ikinci oldu. 1992 Barselona Olimpiyatları’nda üç santimetreyle dünya rekorunu elinde tutan Mike Powell’ı geçerek üçüncü altın madalyasını kazandı. Ayrıca dünya rekoru kıran ABD bayrak takımında son adam olarak koştu. 1996’da, seçmelerde barajı sadece üç santimetre aşarak üçüncü gelebildi ve ulusal takıma zorlukla girebildi. Atlanta Oyunları’nda, finalde yarışmak için üç atlayış hakkını da kullanmak zorunda kaldı. Finalde, üçüncü hakkında 8.50 m’ye ulaştı. “Rüzgarın Oğlu” Los Angeles’taki zaferlerinden 12 yıl sonra -kendi deyimiyle, “on dört farklı saç stilinden sonra”- uzun atlamada yeniden Olimpiyat şampiyonuydu..

Bunu da oku :  Olimpiyat Ateşi

Cep Herkülü: NAİM SÜLEYMANOĞLU
Naim Süleymanoğlu Bulgaristan Kırcali kasabasında bir Türk anne-babanın çocuğu olarak doğdu. Sadece 1.47 m boyundaki bu adam haltere olan yeteneğiyle hemen dikkatleri üzerinde topladı. İlk büyükler rekorunu sadece 15 yaşındayken kırdı. 1984’te, 16 yaşında silkmede vücut ağırlığının üç katı ağırlığı kaldıran ikinci halterci oldu. Bulgaristan o yılın olimpik oyunlarını boykot etti, fakat birkaç hafta sonra Süleymanoğlu kategorisinde Olimpiyat şampiyonu olan halterciden 30 kg daha fazlasını kaldırmayı başardı. Süleymanoglu 1988 Seul Olimpiyat Oyunları’nda, 1986’da iltica ettiği Türkiye’yi temsil etti. Tüysıklet kategorisinde yarışan Süleymanoğlu hem silkmede hem de koparmada dünya rekoru kırdı ve altın madalyayı 30 kg farkla kazandı. Gerçekte toplamda kaldırdığı ağırlık, hafif sıklet Olimpiyat şampiyonunkinden daha fazlaydı. Naim Süleymanoglu 8,5 yıl rakipsiz kaldı. Fakat 1992 Avrupa Şampiyonası’nda Bulgar Nikolay Peshalov tarafından geçildi. Üç ay sonra Barselona Olimpiyatları’nda Peshalov’u 15kg farkla yeniden geçti. Dört yıl sonra Atlanta Olimpiyatları’nda, Süleymanoğlu Yunan Valerios Leonidis’le olağanüstü bir düelloya girişti ve sonunda kendi dünya rekorunu kırarak üçüncü altın madalyasını aldı. Süleymanoğlu 2000 Sidney Olimpiyatları’nda dördüncü bir altın madalya için çaba gösterdi ancak koparmada 145 kiloyu kaldırmayı her üç hakkında da başaramayarak elendi.

İkisi Bir Arada!: MICHAEL JOHNSON
Dünyada hem 200 m hem de 400 m’de şampiyon olan ilk atlet olan Michael Johnson her iki yarışmada da 1990’da kendini göstermeye başladı. Buna rağmen 1996’ya kadar Olimpiyatlarda madalya kazanamadı. Johnson 1992 Barcelona Olimpiyatları’nın 200 m yarışlarında ezici favori olmasına karşın, oyunlardan 12 gün önce besin zehirlenmesine uğradı. Kısa sürede iyileşemeyince yarı finallerde elendi. Ancak Amerikan 4×400 Bayrak takımıyla bir altın madalya kazanmayı başardı. 1996 Atlanta Oyunları’na kadar Johnson 400 m’de 54 final kazandı ve bu mesafede yedi yıl içinde hiç kaybetmedi. 1996 finalinde 400 m’yi 10 metre farkla kazandı ki, bu 100 yılda elde edilen en büyük farktı. Üç gece sonra, Johnson 200 m finalinde yarıştı. ABD Olimpiyat seçmelerinde elde ettiği 19.66’yla 17 yıllık dünya rekorunu kırdı. Atlanta’da, 19.32 gibi olağanüstü bir derece yaparken rakibi Namibyalı Frank Fredericks’i dört metre geride bıraktı. 1999’da, Johnson 43.18 saniyelik derecesiyle 11 yıllık 400 m dünya rekorunu kırdı. 2000 Sidney Olimpiyatları’nda 400 m’yi yine kazandı ve bu yarışı üst üste iki kez kazanan ilk atlet oldu. Sonunda ABD 4x400m bayrak takımında son adam olarak koştu ve burada elde ettiği zafer ona kariyerinin beşinci altın madalyasını kazandırdı.

Suların haşin kuşu: Michael Phelps
2004 Yaz Olimpiyatları’nda altı altın, iki bronz toplam sekiz madalya kazanmış ve 1980’de Alexander Dityatin’in bir olimpiyatta en fazla madalya alan kişi rekorunu paylaşmıştır. Uzun kulvarda 200m kelebek, 400m bireysel karışık, 200m bireysel karışık, 200m serbest dünya rekorlarının sahibidir. Olimpiyat oyunlarında aldığı 19 madalya ile olimpiyat tarihinin en çok madalya alan sporcusudur. Dünya şampiyonaları ve olimpyatlarda toplam 37 altın madalyası vardır. Şu ana kadar sadece 6 yarış kazanamadı.

5/5 - (2 votes)
(Visited 77 times, 1 visits today)

2 thoughts on “Olimpiyatların hiç unutulamayan efsaneleri

  1. Dream Team
    Michael Jordan, Larry Bird, Magic Johnson, Scottie Pippen, Karl Malone, John Stockton, Chris Mullin, Clyde Drexler, David Robinson, Patrick Ewing, Charles Barkley, Basketball, United States

    The often imitated but never to be duplicated “Dream Team.” Changed the Olympics forever.

  2. Üst üste 3 kez olimpiyat şampiyonu
    Milli halterci, 1988 Seul, 1992 Barcelona ve 1996 Atlanta Olimpiyatları’nda üst üste 3 kez şampiyon olarak, tarihi bir başarıya imza attı.

    Başarılı sporcu ayrıca, 7 dünya şampiyonluğu elde ederken, Avrupa şampiyonalarında 7 altın madalya kazanıp, 46 dünya rekorunu da kariyerine ekledi.

    1988 Seul Olimpiyatları’ndaki performansıyla dünya çapında bir üne kavuşan Süleymanoğlu, ünlü Time dergisine 3 Ocak 1988’de kapak oldu.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir